Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




10 Aralık 2014 Çarşamba

8. Ay :)

Maşallah bize, 8 aylık olduk, evet hepimiz toptan yani ev'cek yaşadık bu 8 ayı :)
Geriye dönüp baktığımda hep güzel şeyler var aklımda.
Kolik şimdilik bizi büyüten, birbirimizi daha iyi tanımamıza vesile olan bir nevi gıdıklayıcı olarak kaldı. O zamanlar öyle demiyordum ama değil mi? Ah kolik vah kolik diyordum :) Onu da sadece yaşayanlar bilir deyip konuyu kapatıyorum.
Bu ay büyüme atağı döneminde olmadığımızı düşünüyorum ancak Elif her geçen gün yeni bir şeyler öğreniyor, sanırım bunun adı "öğrenme atağı" :)
Emeklemek için çaba sarf ediyor ancak bir yerden sonra durup"ne yapacaktım ben" diyor sanki.
Önüne neşeli bir şeyler koyup onu teşvik ediyoruz ama açıkçası şu ara emeklememesi benim için bir kriter değil. O kadar hızlı hareket ediyor ki ona yetişmekte zorlanıyorum. Alt değiştirmek durumunda kaldığımda neredeyse havada yakalayıp altını bağlıyorum :) Bence 1 deveyi daha rahat hendekten atlatabilirim.
Elif, "Yaşasıııın" denilince kollarını kaldırıyor, canı isterse "de-de ve an-ni" diyor, tel sarar ve bay-bayları taklit ediyor, alkış yapmaya çalışıyor ve bolca kıhhh diye boğazından ses çıkarıyor. Tüm bunları canı isterse yapıyor yalnız, biz istediğimizde (pek) değil :)
Oyunlar ve oyuncaklarıyla ilgili de bir yazı var aklımda ama ben önce şu ek gıda işini bir yazsam daha süper olacak. Kimsenin beklediği falan yok ama Elif'in hayatında önemli bir geçiş aşaması, bunu kayıt altına almazsam olmaz.
Bu ayki önemli bir gelişme de, doktor değişimimiz oldu. Evet, yine! Geçen ay aile hekimine gidip sadece boy-kilosuna baktırmıştık o kadar. Bu ay işyerinden arkadaşların tavsiyesiyle başka bir doktora gittik, kendisi amca çıktı :) tam bir doktor amca tipi var, hani utanmasam elini öperdim :) tamam kabul çok yaşlı değil ama öyle bir tipi var. Akın akın hasta geliyor ve herkes çok memnun ancak bu durum bizi sevindirmiyor. Çünkü oldukça az bir vakitte sorularımızı sorabildik, bu da biraz yetersiz geldi. Hayalimizdeki çocuk doktoruna belki 250-300 tl gibi bir ücret bayılarak kavuşabilirdik ancak çocuğun rutin kontrolleri için böylesi bir para bana/bize gereksiz geliyor. Elif'in kan değerlerine bakıldı ve demiri düşük çıktı. Bunda benim demir hapını düzenli vermememin de payı var, suçluyum kabul ediyorum. Sadece 3 haftadır düzenli veriyorum. Şimdi de sabahları açken veriyorum, üzerine de kaşıkla mandalina suyu...oh mis :)
Bir ara "diş mi geliyor kiii" dedik ama ne gelen var ne de giden. Onun da sırası var demek ki :)
Elif'in doğumu da 40+4te olduğuna göre, diğer gelişmelerin de yavaştan olması normal sanırım.
Bu ay uyku konusunda yine yepyeni bir şey yaptık. Geçen ayki "iyileştirme süreci"mizin nerelerinde yanlış yaptığımızı öğrenmek için danışmanlık aldık. Tam da buradan ve bu tatlı kişiden. 1 saatlik görüşmeden fazla bir ümidimiz yoktu açıkçası ama öncesinde gönderdiğimiz Elif'in 3 günlük güncesi ve 10 sayfalık analizi neticesinde çok yol kat ettik. Meğerse ben çocuğu boşa zorluyormuşum yahu :) Daha doğrusu fazla başı boş bırakmışım. Biraz daha müdahaleli olabilirsiniz, hepimiz insanız, bebeğinizi ağlatmayın lütfen diyerek içimize su serpti  Gülüm Hanım. O değil de, kitapları pek de okumadığı halde daha doğru yapan kara balıkmış :) Demek ki neymiş kitaplar temel kaynak değilmiş,(neler öğrendik vol.1) Danışmanlık almamızın faydası kitapta yazan şeyleri kendimize uyarlamamızın daha kolay olması oldu. Yani biz hala uyku eğitimi vermedik, önce onu söyleyeyim de :)
* Önemli anekdot: Uyku konusunda yine yazmayı düşünüyorum ancak gözlemlerim şunu söylüyor, eğer böyle bir niyetiniz varsa 8. ay gelmeden bunu halletmeye çalışın yoksa bu sıpalar yatağa koyduğun gibi oturup sana da gülümseyerek olayı ne kadar hafife aldığını gösteriyor :))
Ben en başından beri Elif'in kendi odasında ve kendi yatağında uyumasının çok önemli olduğunu düşündüm. Bu bilginin kitaplarla hiç ilgisi yok. Tamamen gözlemlerle ilgili bir şey. Kendimde ve çevremdeki çocuklu ailelerde gördüğüm bazı noktalar beni bu şekilde düşündürmüştü. Yani ben bunları düşünürken Elif portakalda c vitami bile değildi. Doğumdan sonra da hep uygun an'ı bekledik,odalarımızı ayırmak için. 5. ay bunun için doğru bir zamandı ama bence şartlar iyiyse 3-4. aylarda da bu yaşanabilir.
"Uykusuzluk mu, o ne ki?" diyeceğimiz zamanları da iple çekiyoruz. Şunu düşündüm geçenlerde bazı şeyler mayayla da ilgili. Yani Elif'in mayasında uykuya rahat dalmak, ağlamamak, sabırlı olmak falan yok. Bu sanırım kişilik özelliği (kandır kendini esoş kandır :) Benzer bir şey yemeyen çocuklar için de geçerli olabilir. Yani her duruma uyarlanabilir. "Benim çocuğum niye uyumuyor, uykuya rahat geçemiyor" kısmını sorgulamaktan vazgeçtim (sayılır). Elimizden geleni yaptığımızı düşünüyorum. Kendi sınırlarımı zorlayacak kadar sabırlı oldum, inatlaşmadım, gözlemledim, uyku harici zamanlarında temiz hava almasına (kendim çok üşüsem bile) dikkat ettim, boş zamanlarında güldük eğlendik oynadık kitap okuduk... Kısacası kendi içimizde bir EASY oluşturduk. Şu an bu satırları yazdığıma göre "Y" yi de arada yapabiliyorum. Bunu yapmam şart. Elif uyuduğunda onun yemeğinin hazırlığı, etrafın toplanması, kendi ihtiyaçlarım derken bir bakıyorum cidden kendime vakit ayıramamışım. Kısaca blog, benim "Y" alanım :) Burada olmayı seviyorum.
Elif ve uyku oyuncağı (Rossman'dan aldık) ayrılmaz bir ikili oldular yatakta :) Uyku oyuncağının ne kadar iyi ve gerekli bir şey olduğunu kendimden biliyorum. Tabii o zamanlar işlevinin o olduğunu bilmiyordum. Ben küçükken en sevdiğim oyuncaklarımı yanıma dizer, her birini tek tek öper ve sırayla birine sarılarak uyurdum. Uzun yıllar bu böyle devam etti. Sonra yataktaki oyuncak sayısını teke düşürdüm ve hep ona sarılarak uyudum. Uyurken korkuyordum çünkü ama o zamanlar bunun sebebini bulamamıştık. Karanlıkta, yalnız uyuyamazdım(hala da uyuyamam), Edd isimli ördeğim bana güç verirdi. Hayalimde kurduğum canavarlarla onun savaşacağını düşünürdüm :) Şimdi yazınca komik gibi geliyor ama bir çocuğun dünyası için o zamanlar hiç de komik değildi. Dolayısıyla Elif'in kendi odasında ve kendi yatağında ve kendi kendine uyuyabilmesini çok önemsiyorum. Yani bu "ben bale yapmak istedim, yapamadım, çocuğum yapsın" gibi bir şey değil. Bence değil. Uyku alışkanlığının sağlıklı bir süreçte ilerlemesi kendi kişisel gelişimi açısından da son derece önemli. Mesela birlikte uyumak konusunda benim/bizim biraz katı bir çizgimiz var. Yine benzer sebeplerden, kendi tecrübelerimden yola çıkarak bunu -kendi annelik görüşüme göre- doğru bulmuyorum. (Şimdilik diyelim ve büyük konuşmayalım) Yani asla yapmam demem, bence çok da romantik bir şey :) Sabahları Elif'i yanımıza alıp birlikte kıkırdıyoruz, ki bu çok güzel. Ama ben cidden uzun vadeli aynı yatağı paylaşma kısmında çok tereddütlüyüm. "Büyüdüğü halde anne-babasının yanında yatmaya çalışan birini gördün mü sen?" diyenlere de cevabım: "evet, gördüm." Sanırım biraz da bu yüzden Elif'in bağımsızlığını önemsiyorum. Yemek işinde de öyle aslında. Bak hala yazamadım ama Elif yemek konusunda da "bitti" demişse, 1 kere daha soruyorum. Yine "bitti" diyorsa; olay(yemek) bitmiştir ve ne kadar yediğinin/yemediğinin önemi yoktur benim için. Böyle yazınca da kendimi kötü hissettim :) Halbuki elimde kaşık peşinde koşmalıydım. Ya da ben yine büyük konuşmayayım da, gün gelir o da olursa bu yazdıklarıma toptan dil çıkartırım :)

Bu ay neyi anladım: "Ben Elifle evde tek başıma daha rahatım" :) Açık ve net. 1 hafta annem ve teyzem geldi, gitti. 2 gün sonra babaanne ve dede geldi,1 hafta kalıp döndüler. "Oh mis" mi dediniz? Yanıldınız :) Evet yemek konusunda çok iyi oldu, hop hazır yemek :) Ancak... Lakin... Ve fakat... :) Anladım ki ben Elifle tek daha rahatım. Bana da yaranılmıyor sanırım. Bir de anane de babaanne de öyle çok karışan tipler değil. Tamam belki anane elinde yelekle geziyor olabilir :) Ama kimse şunu ver, şunu verme gibisinden iki laf etmedi, haklarını yiyemem. Ama ama ama... Yorulsam da bazen aç da kalsam hatta tuvalete son anda bile yetişsem, ben Elifle tek başıma daha rahatım. Kendime göre bir düzenim var ve kimseye hesap vermiyorum :) Bu ay bunu anladım...
Elif'in fotoğraflarını cep telefonu haricinde, fotoğraf makinemle de çekmeye başladım, bunda Özlemle olan sohbetimizin payı büyük, teşekkürler Özlem :) Yere yatarak fotoğraf çekmeyi ve Nikon'larda yer alan (Canon'da kapı gıcırtısı gibi olan :P ) deklanşöre basınca çıkan "çıkırt" sesini duymayı özlemişim :) Elif de maşallah poz vermeyi seviyor. Bir de bu ay ilk vesikalığını çektirdik, çok sevdik.
Ek gıda işinden kabaca bahsedecek olursam, ne blw ne de "kaşıkla kendin yedir" yöntemi tek başına aklıma yatmadı. İkisinin de bana göre artıları eksileri var. Ben de ortaya karışık bir şey yaptım. Zaten temizliğe titizliğe çok önem veren biri olmadığımdan kendi kendine yemesi, yerken etrafı da şenlendirmesi vs. bana zor gelmedi. Tek zorluk biberon da almadığından suyunu içirmeye çalışırken yaşanıyor. Fincandan/bardaktan içiriyorum. Alıştırma bardaklarından sadece İKEA'nınkini sevdi, ucuzcu benim çocuğum :)
Bu ay gündüz uykularında bizi rahatlatan şey Elif'in odasının perdelerini değiştirmemiz oldu. Normal beyaz perdeler vardı eskiden, şimdi ise pembe bir fon ve cicili bicili (kedili yani :) tülü var. Beyaz perdeye göre çok daha fazla karanlık yapıyor, iyi oldu sahiden.
Ben size Elif'in meşhur olduğunu söylemiş miydim peki? Geçen gün alt komşumuzun çalıştığı yere gittik bir iş için. Bizi görünce şaşırdı çünkü yanımızdaki bebek yani bizim zottirik Elif ağlamıyordu. Adamın şok olduğu yetmedi, meğerse iş arkadaşları da şu meşhur çok ağlayan bebeği tanıyorlarmış :), onlar da inanamadı. Çünkü Elif ortası olan bir bebek değil. Ya güler ya ağlar :) Ağladığını görmeyen biri için Elif son derece güler yüzlü ve sosyaldir, markete gireriz herkese laf atar "ahh" diye :) Ama komşumuz bunu ilk defa gördü. Ve meğerse Elif orada "çok ağlayan meşhur bebek"miş. Herkes neden çok ağladığını sordu :) Ben tepki olarak: (onların da 3 çocuğu var,en küçük olan da çok ağlıyor) "E sizin Ahmet de çok ağlıyor ama" dedim. Karabalık da "e azaldı ama ağlaması öyle demeyin" dedi :) Elif'in neden gün ışımadan uyandığını ve çok ağladığını sordular :) Dedim ya çocuğum meşhur oldu diye. Ben de "o sorunun cevabını biz de arıyoruz" dedim.
Yazacak çok şeyim var aslında ama yarın için şöööyle bir Adana yiyelim diyoruz, e onun için de malum Adanaya gitmek lazım :) Hemmen uyumazsam yarınki araba içi animatörlüğüm sekteye uğrayabilir. Bilen bilir ki, arabada durmayan ve hep ağlayan çocuk insana her şeyi yaptırabilir. Hatta inanmayacaksınız ama bugün arabayı ben kullandım. Tamam mesafe 5 dakikalıktı ama olsun, Elif bu ağlamalarla devam ederse şoför koltuğu benim, ona göre :)
* Oldukça üzüldüğüm bir şeyi de paylaşayım sizinle. Yeni yıl için kart gönderdim demiştim ya hani; işte meğerse onları gönderememişiz :/ Karabalığın işi çokmuş ve fırsat bulamamış. Ne yapalım biz de yarın Adanadan göndeririz :) Ne komik değil mi? Neyse ben gülmedim, üzüldüm ama ne yapalım. Gecikme için kusura bakmayın artık.
** Çift çizgi haberinin paylaşılmasıyla ilgili harika bir video paylaştı Eda, bence siz de izleyin, ben çok sevdim bu videoyu :) Hatta Eda'nın blogunu çok sevdim.

Aklımda çok neşeli yazılar var ki sormayın.
İlk sırada ek gıda süreci var, o kesin :)
Annelik sohbetlerinde çok tatlı anneler var, 1 Kitap 1 Mektup etkinliği de Sakar Cadı Vini ile devam edecek :) Kısacası "y" alfabemizdeki güzel harflerden biri :)


8 yorum:

  1. 8 ay..... aylar geçiyor...
    neşeyle geçsin..
    o parmakları sevgiyle öpüyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağolasın Aslıcım, neşeyle ve sağlıkla geçsin yeter :) Biz de seni öpüyoruz

      Sil
  2. Ayyy Esracıımm:) Yazında Eda ismini görünce önce üstüme alınmadım var ya acaba kimmiş dedim bir de baktım ki benim blog açılmasın mı karşıma:))) Çok güzel bir süprz oldu bana, çook teşekkür ederim canım:)
    Bu arada Elifkoya da HAPPY BIRD-DAY diyelim:) öpüyorum ikinizi..sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahahaha ne güldüm ya, demek farklı bir yer açılacak sandın :)) Yazmazsam olmazdı, çok sevdim videoyu :)
      Biz de öpüyoruuz, sevgiler

      Sil
  3. Elif'in gelişim yazıları benim için 'bizi neler bekliyor' yazısı aynı zamanda :) Emekleme girişimleri ve diş sıkıntıları gibi. Biz de bir ara diş mi geliyor acaba demiştik ama şimdilerde azaldı sıkıntısı. Bu arada anne evi ya da annemin gelmesi ne kadar huzur verici olsa da Duru ile yalnızken ben de daha rahatım :) Bu ziyaretler 1-2 yaşından sonra daha eğlenceli oluyor emin ol :)
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hadi ya o da güzelmiş :) Sizi neler bekliyor, hiç o açıdam düşünmemiştim bak Filiz :) Yalnızken sahiden insan daha rahat,aynen katılıyorum bir kez daha :)

      Sil
  4. Dolu dolu bir ay geçirmişsiniz ne güzel doğrusu hamgi mevzuya yorum yapacağımı bilemedim. Düşekalka da olsa anne baba olmayı öğrenmek ve sonuçlarını görmek insanın hayatında başına gelecek en güzel şey

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de.. Resmen düşüp kalkıyoruz ama dolu dolu bir çok şey öğreniyoruz. Senden de pek güzel haberler bekliyoruum :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...