Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




23 Kasım 2015 Pazartesi

Günün Mutluluk Sebebi 15: Sonbahar / Fotoğraf / Arkadaşlık

Geçtiğimiz günlerde fotoğraf makinemi oldukça komik bir tesadüfle bulduk.
Kedili bir çantanın içinde kalmış ve çantayı tamamen unutmuşuz.
Fotoğraf makinemi bulunca bize de Seğmenler Parkına gidip yerlerde sürünmek kaldı.
Ben pek havadan fotoğraf çekemiyorum. İlla o yeni yıkanan kotum bir çamura bulanacak, temiz temiz çekemem fotoğrafı :)
Doğada olmak, son bahar yapraklarına dokunmak bana nasıl iyi geldi anlatamam.
Sanki şarjım bitmek üzereymiş de parkta fotoğraf çekerken şarjım dolmuş gibi.
Uzun zamandır makineyi elime almayınca birçok şeyi unuttuğumu fark ettim.
Ama ısrar ettim ve çekimlerimi "manuel" ayarda yaptım.
Hareketli bir cisim (Elif gibi) çekmediğimden ISO'yu sabitledim: 125'e. (aklımda kalan doğru buydu, hava açıktı çünkü)
Diyaframı da güneşli yerlerde 14-16 gibi, karanlık yerlerde de 6-7 gibi ayarlamaya çalıştım.
Sonuç, mükemmel değildi ama ben zaten "mükemmel"in peşinde değildim.
Amacım sadece keyifli vakit geçirmekti, o da fazlasıyla oldu.
Fotoğrafların hiçbirinde filtre yok, sadece befunky sitesinden "2balık" yazısı ekledim.
Mesela bu ağacı çok sevdim ve patlaktan karanlığa kadar bir dolu fotoğrafını çektim. En güzeli bu oldu sanırım:


Aynı ağacın üzerine yanımdaki "Ağaçlar" kitabını koydum.

Sonra biraz yürüdüm ve bir yaprak buldum:

Yerdeki minik papatyalar da çok hoşuma gitti:



Daha önce hiç Nikon ile selfie çekmemiştim :) Saat ayarı yapıp deklanşöre bastım ve yere yattım, işte sonuç bu:

Yanıma bir dolu kitap almıştım fotoğrafını çekerim diye ama başka başka şeylere daldım :)


Bu ağaç da bana huzur verdi :)


Aydınlanmış anne-kız görmek isterseniz :) Aslında karabalık da güzel çeker ama ayarlarına hiç bakmadan çekince böyle nurlu olmuşuz :)


Elif maşallah o gün çok mutluydu, dilediği gibi koştu & coştu :)

Bu fotoğraf biraz tesadüf biraz senaryo aslında. Ağaçlar kitabına bakıp hangi ağaç neymiş diyordum ki karabalık Elif yanına geliyor, dur fotoğrafınızı çekeyim deyince gülesim geldi. O da bu, filtre koydum 1 adet:

Buraya detay yazamıyorum çünkü tam olarak ne olduğunu bilmiyorum ama fotoğraf çekerken aklıma harika bir fikir geldi ve ben onu fotoğraflamayı başardım. İşte onu eklemeyeceğim çünkü o bir sır.
Sır değil de sürpriz... Kendime hem de :)
Yasemen ve Özlem, siz olmasaydınız ben bu gazı nereden bulurdum bilmiyorum. Keyif aldığım bir şeyi yapmak/bir şeyi keyif alarak yapmak meğer ne tatlı bir şeymiş. İçim acayip güzel enerji doldu.
Dolmuştu.
Ta ki...
Bir arkadaşımdan gelen mesajı görene kadar.
Enerjim bu kadarmış demek ki, mesajı okumamla yüzüm birden düştü. Canım çok sıkıldı. Sonra işin içine başka arkadaşlar ve yanlış anlamalar da girdi. Tadından yenmeyecek bir şenlik vardı hafta sonu benim açımdan. Parktaki Esoş gitmiş, yerine ağlamaktan gözleri şişmiş Esoş gelmişti. Tipik bir hareketle "hepsi benim suçum ühüüü" dedim. Ancak sonrasında sevindirici bir şey oldu.
"Kızıl Ağaç"ı buldum. Shaun Tan'a sevgilerimi gönderdim ve ardından şu fotoğrafı çektim. (cep telefonumla)

Instagrama da bir şeyler yazmıştım ama özetle şöyle:
Geçtiğimiz haftalarda ben hastayken sevdiğim bir arkadaşım bana mesaj attı ve dedi ki "Annem hep hasta/üzgün olduğumda 'kendini kaybetme' lafını bana söylerdi." Dün çok üzüldüğüm bir zamanda da ben bu cümleyi taşa yazdım. (kendime not: taş stoklarım azalıyor, bir ara toplayayım) Uzun zamandır istediğim kupayı da Paşabahçeden aldım. Ağlamam bitip de biraz daha kendime geldiğimde şunları düşündüm.
"Her şer'de var bir hayır..." Yaşadığımız şeyler öylesine içi boş şeyler değil. Bu yaşadığım şeyden de çıkaracağım bir ders var. (tam o ara bulmuştum kızıl ağacı, okumayan varsa tavsiye ederim, kötü hissettiğimde okuduğum ilk 3teki kitabımdır.) Kendimi suçlayarak, üzülerek, ağlayarak bir yere varamayacağımı anlamıştım. Çünkü yaşananlar yaşanmış, söylenen sözler ağızdan çıkmış hatta yazıya dökülmüştü. Zamanı geri de alamazdım.
O halde?
Önüme bakmalıydım.
Yaşadığım şeyi "içinde" olarak değil de ona uzaktan bakarak değerlendirmeliydim.
Ben de bunu denedim.
(O ara kahve yaptım kendime)
22 Kasım 2015 Pazar, Elif ilk defa bana seslenip ardından bana öpücük attı ve o kadar tatlıydı ki... Bugünü sadece bu güzel anı ile hatırlamak istediğime karar verdim.
Diğer yaşadığım şeyi unutmadım.
Ancak üzerine gereğinden fazla anlam yüklemeyi ve kendimi tüketmeyi bıraktım.
Arkadaşlık, hoşgörü, sadece insan olmak, eşit olmak, üstten bakmamak, hırs yapmamak, iyi niyetli olmak, yapıcı veya yıkıcı olmak, özür dileyebilmek, egodan biraz sıyrılabilmek ve büyümeye rağmen hata yapabilmek, çocuk ruhunu hep korumak, ütopyalara inanmak üzerine biraz düşündüm.
Sanırım ben "oltaya gelen sazan" olmaktan hep mutluluk duyacağım çünkü kimseye olta hazırlamayacağım.
Sadece basit 1 balık olduğum için yeniden şükrettim.
Bu da benim, o an farkında olmasam da, mutluluk sebebim oldu.
Bu hisleri yaşamamı sağlayan arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.
                                                                                  ***
Bu görsel de bugünden:
Bana hep destek olan (yeri geldiğinde beni yapıcı bir şekilde eleştiren ve kendimi geliştirmeme sebep olan) tatlı bir arkadaşıma hazırladım bu görseli. Bir ısırıktan sonra geldi aklıma fotoğraf ama :)

"Gerçek arkadaş, hatalarını yüzüne vurarak sana arkasını dönen kişi değil, yaptığın hataya seninle birlikte üzülebilen ve çözüm üreten kişidir." (ünlü sazan Esoş :)

16 yorum:

  1. bayıldım yazına:)
    aynı bedenmişiz gibi hissettim,cuk diye oturdu zira:))
    sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. AAAaaaa sahiden mi, ne çok sevindim bu yoruma, çok teşekkürler :)

      Sil
  2. Ayy ne guzel bana ozel agac olusmus, Y harfli :)) (Bkz: ilk fotograf)

    Kitaplarin arasinda Pal Sokagi Cocuklari'ni gorunce icim bir kiprasti. Cagrili bir fotograf gondericem birazdan sana ..

    Fotograflarin hepsi pek guzel, ic acici ama su tesaduflu senaryolu olani printerdan falan cikar, bir defterini falan kapla bence, tam onune bu fotograf gelecek sekilde, cok sevdim :D

    Yanlis anlama/anlasilma ve arkadas kelimelerini ayni cumle icinde hic sevmiyorum:/
    Umarim hallolmustur, en azindan senin icinde :)

    Devamini bekliyorum bol fotografli yazilarin, optum cok :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canııım Yasemen,
      sen söyleyince fark ettim, "Y" harfini yalnız :P O ağacı görsen gidip sarılırdın kesin :)
      Çağrılı Pal Sokağı pek neşeliydi :)
      Tesdüflü senaryolu olanın çıktısını alayım değil mi , bence de :)
      Ben de devamını bekliyorum fotoğrafların & yazıların
      öperimmm çokça

      Sil
  3. Kızıl Ağaç'ı ben de çok seviyorum. Karanlık düşüncelere daldığında hop seni yukarı çekiyor hemen :)

    Sevgiler 2balık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi? Aynen ben de öyle hissediyorum :)

      Sil
  4. bayıldımmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmm
    :) ne güzel kareler.... senli elifli yapraklı...ışıklı...
    ben de bu sabah yanlış anlama zincirine takıldım bi arkadaşla.. şükür sonu güzel bitti...
    yanlış anlaşılınca ben çok fena oluyorum...kendimi eğitmeliyim bu mükemmelliyetçi duygudan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de oldukça kötü hissediyorum açıkçası.. neyse ki benim açımdan konu kapandı :)
      fotoğraf çeksen, eminim sen de çok çok seversin :)
      Kubilaya sevgiler & sana öpücükler

      Sil
  5. Ne güzel kareler ne keyifli geçmiştir o gün eminim Seymenler Parkın'da. Özellikle senaryolu olana bayıldım. Konuyu bilmiyorum ama umarım hallolmuştur yanlış anlaşılmalar, geçmiştir keyifsizliğin. Öperim kocaman Esra'cım seni de, Elif'i de:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Aslıcığım, Seğmenler Parkını çok gidemesek de ben seviyorum, hele ki fotoğraflamak için şahane bir yer :)
      sevgiler bizden de sana

      Sil
  6. bir koşu ormana gidesim geldi o derece heyecanlandırdı fotoğraflar ve yazın beni..
    sevgilerimle,

    YanıtlaSil
  7. yaşasın bulunan fotoğraf makinesi, yaşasın yeni güzel fotolar:))

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...