Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




12 Eylül 2015 Cumartesi

İyi Ki Doğdun Roald Dahl :)

Sevgili Dahl Amca,
Sana bu mektubu çok uzaklardan yazmıyorum, biliyorsun.
Muzip gülüşünle bu satırları okuduğunun da farkındayım.
Aslında bir şey deyip kaçacaktım ama bilirsin ben lafı pek dolandırmadan yapamam.
E tamam o halde,Bulut-Adamlara söyle de sana rahat bir yer ayarlasınlar, çünkü içimde birikmiş laflar var.
Nasıl doluyum bir bilsen...
Doluluğumun sebebi memleket meseleleri olsa da seni bunlarla sıkacak değilim.Yoksa bana "Norveç'e taşın, orada buğulama somon yersin" deyip işin içinden çıkabilirsin.
Ama yoo buna izin veremem, somon sevmediğimden değil bu arada, sadece aklımdaki konu o değil.
Ara ara durup düşünüyorum: "Neden çocuk kitapları okuyorum, onları neden seviyorum"diye.
Buna cevap ararken -evet bazen böyle cevap aramak gibi akılsızlıklar da yapıyorum- aklıma hep sen geliyorsun. Daha doğrusu senin kitaplarını okurkenki ruh halim. Bir insan hep mi kıkırdar? Hiç mi içinde tutamaz o gülücükleri? Yok yapamıyorum.
YapamıyorDum...
Tüm kitaplarını okudum, en sona sakladığım iki adet biyografiyi ise bitirmeye kıyamıyorum.
Yeni hikayeler yazamayacaksın diye üzülürken bugün yeni bir şey fark ettim.
Bu hikayeleri senin yerine ben yazabilirim.
Ne dersin?
Hayalindeki veliaht değilim biliyorum, boyum sadece 1.60 ve yazı yazmak için minik bir kulübem de yok.
Ama üzgünüm, kendimi durduramayacağım galiba.
Bu kadar hikayeden sonra hayata eskisi gibi bakamam.
Koca Sevimli Dev'in kulağıma üfleyeceği harika rüyaları beklerim.
Belki bu rüyalardan birinde seninle Willy Wonka'nın Çikolata Fabrikasını ziyaret eder, Matildayla Cam Asansöre bineriz.
Kitapların sayfaları bitti ama ben onları hayal dünyamda yazmaya devam edeceğim.
Hem sana demiş miydim, Dev Şeftali'yi okuduktan hemen sonra beni bacağımdan ısıran minik arının bana göz kırptığını :)


İYİ Kİ DOĞDUN ROALD DAHL,
HAYAL DÜNYAMA ÇOK ŞEY KATTIN,
SENİ SEVİYORUM.

* Doğum günün 13 Eylül ama benim çok uykum geldiği için bu mektubumu 1 saat önce kabul eder misin?

Kaynak: burada

Devamını oku »

11 Eylül 2015 Cuma

Günün Mutluluk Sebebi-10: Kitaplar

Gündeme inat, bir önceki yazımda bahsettiğim #roalddahlokumasenligi 'ni kendi çapımda sürdürdüm ve fark ettim ki hayatta ne olursa olsun okumaya devam etmek gerekiyor.
Bu başlıktaki mutluluk sebebinin tamamı aslında "kitap okuma" hakkında. Balköpüğünde şu yazıyı okuduktan sonra aklıma geldi, insan kendini mutlu eden şeyleri yazmalı (benim durumda da buna devam etmeli) Sağlık, aile, sevdiklerim listede elbette üst sırada ama bu ara gerçekten bana nefes aldıran şey, kitaplar. Son 3 günde -yanlış hatırlamıyorsam- toplamda 5 kişiden "çok yorgun görünüyorsun, iyi misin" lafını işittim. Hepsine de şaşırdım, iyiyim aslında. Hatta durup bir kendime sordum "iyi miyim" diye. İyiyim ama yorgunum, uykusuzum. Bunun için kendimi kötü hissediyorum ama gündemde o kadar kötü şey var ki, benim yorgunluğum şımarıklık gibi geliyor. O yüzden ben yine "yorgunum ama halime şükrediyorum" şeklinde hayatıma devam etmek istiyorum.
Ne diyordum?
Kitaplar ...

KİTAPLARLA İLGİLİ BENİ MUTLU EDEN ŞEYLER:

1. Çocuk kitapları okumak
2. Kitap okumak
3. Kitaplara dokunmak, kitapların sayfa sesini duymak, dokusunu hissetmek
4. Sevdiğim bir yazarın/serinin yeni kitap heyecanını yaşamak, ön sipariş vermek
5. Kitapçılarda saatlerce gezinmek, ayakta durup yorulduğunun farkında olmamak, biri yanına geldiğinde onu tanıyamayacak kadar dünyadan kopmuş olmak
6. Sahaflarda gezinip aklında olan kitapları uygun fiyatlı bulmak, sahafın sahibiyle sohbet etmek, sevebileceğin başka kitaplarla tanışmak
7. Kitap bloglarını, instagram hesaplarını okumak, okudukça yaptığın listeleri güncellemek
8. Bir gün umuyorum ki kavuşacağım çocuk kütüphanesi hayalini canlı tutmaya çalışmak
9. Arkadaşlarıma kitap hediye etmek, arkadaşlarımdan kitap hediye almak
10.Baskısı bitmiş kitabı aramaya devam etmek
11. O dili bilmesem de orjinalinden kitap siparişi vermek ve onun gelişini beklemek (İsveççe)
12.  Gazetelerin kitap eklerini okumak (son zamanlarda azalttım)
13. Kitap fuarlarına katılmak 
14. Ayraç biriktirmek ama yeni kitaba başladığında ayraçları bulamayıp kitabın arasına rastgele bir şey koymak(kimlik, peçete, çubuk)
15. Kitaplar hakkında sohbet edebileceğim birileriyle tanışmak hatta böyle bir topluluğa dahil olmak
16. Devamlı değişse de okuma listeleri yapmak, kendine hedefler koymak
17. Bloga, okuduğum kitaplar hakkında yazı yazmak
18. BDK'yı ezberlediğim halde sıklıkla "ha, şu neydi" diye siteye tekrar bakmak
19. Kitap okumak için illa ki vakit yaratmak (iş harici, öğle arası, yemek pişerken, uykudan önce)
20. Evdeki kitaplıkları düzenlemek, düzenleme yaparken unuttuğum kitaplara yeniden sarılmak
21. "1 Kitap 1 Mektup" etkinliğiyle kitap dünyasına daha çok girmek
22. Kitap tavsiye ettiğim birinin tavsiye ettiğim kitabı beğenmesi
23. Elif'e kitap sevgisini (en azından şimdilik) aşılayabilmiş olmak
24. Kitabın yanında ne içsem&yesem diye düşünmek
25. Bu yazıyı yazmak :)


Yazınca kendimi çok daha iyi hissettim, kitaplar sizi de mutlu ediyorsa bence bir liste de siz yapın :)
Bu listeye bakınca anladığım kadarıyla (demek ki önceden tam anlayamamışım) benim için kitaplar ve çocuk kitapları ayrı iki kategori. İkisini de çok seviyorum, Leylak Dalı Nurşen Abla sayesinde yetişkin edebiyatından okuduğum kitaplar artarken bence ben de ona çocuk kitaplarını çaktırmadan okutuyorum ehehehe :)
* 2015'te neler okumuşum acaba diye kendime bir liste yapmaya başladım. Hakkında yazı yazamadığım kitapları buraya eklemiyordum ama en azından topluca bir arada durmaları iyi olur.

Devamını oku »

4 Eylül 2015 Cuma

En Sevdiğim 21 Çocuk Kitabı :)

Kitapçıya gidip mutsuz ayrılabilen nadir insanlardan biriyim sanırım. İçimi büyük bir kıskançlık kaplıyor ve "amanın bunlar neden benim değil?" duygusu ve "ben neden buradan ayrılmak zorundayım" düşüncesiyle hoflaya poflaya kitapçıdan çıkıyorum. Hatta homurdanıyorum. Bugün öğlen de Selcen'e homurdandım, "ben kalıyorum,sen git" dedim de olmadı. Döndük yine işlerimize.
Hayalimde olan şey bir kitapçı değil zaten, daha önce de demiştim, bir çocuk kütüphanesi. Tamam içine yetişkin edebiyatından sevdiğim kitapları da koyarım. Ve olmazsa olmaz bir okuma köşesi, kahve köşesi de istiyorum. Bu kaynak nereden sağlanır, bunu şimdilik bilmiyor olsam da bu hayalimin peşini bırakma niyetim de yok.
Geçen gün bir arkadaşım, iş yerinde çok sıkıldığından bahsetti, ben de ona "çocuk kitabı oku" dedim. Güldü. "Gülme,ben ciddiyim" dedim. "Hangi kitaptan başlayayım?" deyince beni ciddi aldığını anladım. Bir sürü isim söyledim. "Bana bir liste gönderir misin?" deyince de ortaya bu liste çıktı. Kendimi "10"ile sınırlamıştım ki 19. maddeyi yazarken bulunca, "peki madem,sınır 20 olsun"dedim. Tek sayıları daha çok sevince de-Yıldıray'a katılıyorum- liste 21 maddelik oldu.
Sevdiğim sıraya göre değil de aklıma gelme sırasına göre yazdım hepsini. İlk olarak aklıma "Kumkurdu"nun gelmesine şaşırmadım da "Momo" ve "KSD"nin sonlara kalması beni şaşırttı.
Listede yer alan kitapları zaman zaman güncelleyeceğim demek isterdim ama bu listedeki kitaplara sarılıp yatmak istediğim için bu listeye ancak ekleme yapabilirim :)

2.     Matilda
4.     Hayalperest
5.     Enginar Kalpler
7.     Pıtırcık serisi
8.     Balık
9.     Pera Günlükleri ve Yedi Denizlerde serisi
11. Momo
12. Uçan Sınıf
13. Clarice Bean serisi
15. Bir Pekin Ördeğinin Tam 15 Yıl 5 Ay süren Yolculuğu
17. Çocuk Kalbi
20. Riko ve Oskar
21. Kuyruklu Yıldız Eken Adam



Devamını oku »

3 Eylül 2015 Perşembe

35 Kilo Tembel Teneke

29 Mayıs 2015, Elif neredeyse 14 aylık olmak üzereyken kendi başıma(yani yalnız :) dışarı çıktığım ikinci gün olarak kayıtlara geçti. Bu kaydın bu kadar net hatırlanmasının sebebi de tam da o gün sahaftan aldığım kitaplardan birini bir kahvecide kahvemi içerken bitirmiş olmamdı. Aman ne harika bir gündü, anneme ne kadar teşekkür etsem az gelir. Bu kitabı geçenlerde yine okudum, benzer duyguları hissetmedim ama yine sevdim.
Kitabın girişi şöyle:
"Okuldan tiksiniyorum. Dünyadaki her şeyden daha fazla tiksiniyorum ondan. Ve hatta daha da fazla. Okul, hayatımı mahvediyor."
Bir kitabı seveceğimin anahtarı benim için genelde ilk satır(lar) oluyor. Birinci tekil şahısla yazılan kitaplar biraz risk taşısa da iyi kurgulanmış olanları beni hemen sarıp sarmalıyor.
Okul hikayelerinin iyi işlenmiş olanlarını da seviyorum. Bazıları sadece belli kalıplara yer veriyor, onları gözlerim uzaklara dalarak okuyorum. Ama içinde "gerçek" duygular varsa "okulu sev(e)memek" gibi, işte bu hikayeleri okumak hoşuma gidiyor. Okulla -en azından öğretmenlerin bildiği kadarıyla- hiçbir zaman sorunum olmadı. Sorunumun olmaması okulu sevdiğim anlamına da gelmedi :) Okulu annem benden daha çok sevdi ama ona da kızamıyorum artık, ne de olsa öğretmen. Eskiden kızardım ama. Bana okulu sevdirme çabalarını da anlayamazdım. Şimdi anlıyorum. "çocuğun olunca anlarsın" hallerinden biri de bu: anneni daha iyi anlamak :)
35 Kilo tembel teneke kitabındaki çocuk ise okulu ve öğretmenleri hiç sevmiyor. Sadece anaokulu öğretmenini sevmiş, o da "başarılı bir gün, bir şey ürettiğimiz gün" dermiş.
Gregorie 13 yaşındayken hala 6.sınıf öğrencisi çünkü "ellerim ve onların üretebilecekleri dışında dünyada hiçbir şey beni ilgilendirmiyordu" diyor.
Koca Leon yani Gregorie'nin dedesinin torunu ile iletişimi ise kitap boyunca beni etkiledi. Çocuğun okuldan atılması, dedenin marangoz atölyesinde bir şeyler üretmeleri, dedenin onu zorlaması hatta bir ara dışlaması, önemli bir sınavında yanında olması gibi detaylar çok güzeldi. Böyle bir kitaba da tatlı sert bir dede karakteri oldukça güzel yakışmış.

"Tembel teneke" denilen çocukların aslında bambaşka bir alanda ilgilerinin ve yeteneklerinin olduğunun keşfedilmesi bana Aamir Khan'ın "Yerdeki Yıldızlar" filmini hatırlattı. Buraya yazmamışım şaşırdım, cidden çok güzel bir film, izlediğimde çok etkilenmiştim.

" bir martıya dönüşmeyi hayal ediyordum. Uzaktaki kırmızı beyaz fenere kadar uçmanın düşünü kuruyordum. Bir kırlangıçla arkadaş olup, eylül ayında, mesela 4 eylülde-hani şans bu ya, tam da okulun ilk günü!- onunla sıcak ülkelere doğru yola çıkmayı hayal ediyordum. okyanusları geçtiğimi hayal ediyordum, onunla..."

Kitapta beni en çok etkileyen şey Gregorie'nin yaşadığı değişim ve dönüşüm oldu. Amaçsızlıktan, başı boşluktan, ne yapacağını bilememekten, kendine güvensizlikten kurtulup ne istediğini bilen ve onun için çaba sarf eden birine geçiş yaptı. Ki bu geçiş de bir anda olmadı. İşte bu kitap bu geçişte yaşananları anlatıyor.
Görsel: Kaynak burada

Künye:
Yazan: Anna Gavalda
Çeviren: Azade Aslan
Yayınevi: Günışığı kitaplığı,92 sayfa
Devamını oku »

2 Eylül 2015 Çarşamba

Ayın Dilekleri: Eylül

Her sene yılbaşında yaptığım  dilekleri ara ara yani canım istediğinde, aylık olarak yapmaya karar verdim. Kendime çok da yüklenmeden, uzuuuun listeler yapmadan, sakince bu değişimi izlemek istiyorum. Bu ay ilk olacağı için tabii ayrı heyecanlıyım. Fark ettim de ben bu ara durup durup kendime iş çıkarıyorum ya da buna "iş" demeyelim de "icat" diyelim, daha yumuşak bir ifade olsun. Neticede amacım sadece günümü keyiflendirmek :)
- Bu ay Roald DAHL'ın doğum günü (13 Eylül) O yüzden de "Roald Dahl Okuma Şenliği" başlattım kendi kendime. Okumadığım Dahl kitaplarını da okuyayım ve kendisini bol kıkırdayarak anmış olayım diye. Bu etkinlikten keyif alırsam belki başka yazarlar için de okuma şenliği yapabilirim. (dur bir hele, önce önündekini tamamla değil mi, heyecanlanma çok :) Okuduklarımı, okuyacaklarımı başka bir yazıda yazayım ama bu yazarla daha önce tanışmamış olanlara tavsiyem Matilda ve KSD (Koca Sevimli Dev) ile mutlaka tanışın.

- Biraz daha sağlıklı besleneyim istiyorum. Önüme gerçekçi hedefler koyduğumda karşıma limon çıktı. Bildiğimiz sarı, sulu meyve. Sabahları içtiğim suya sıkıyordum, gün içerisinde de bunu yapabilirim sanırım. Hatta çay-kahveden bunaldım, bugün termos-sıcak su-bitki çayı ile takıldım, bayağı mutlu oldum :)
- Her ay sadece Dünyalı dergi alıyordum, iki ayda bir de Araştırmacı Çocuk. Son aylarda ise hayatıma Evim dergisi girmişti, tamamen kafa boşaltma amaçlı. (ne kadar çok reklam alıyorlarmış, okudukça hayret ettim.) Her ay için sevdiğim konuya göre 1 belki 2 dergi daha almaya karar verdim. Madem dergi okumayı seviyorum :) (Öğle araları bazen yakınımdaki kütüphaneye gidiyor ve orada dergi okuyorum, bu da güzel :) * Bu ay Atlas aldım, henüz sadece sayfalarını karıştırdım ama o bile güzel.
- Yemek konusunda kendimi geliştirmem gerektiğinin uzun zamandır farkındayım ama hep erteliyorum. Bu işe bir dur diyecek ve kendimi her ay için 1 yemek/1 tatlı tarifiyle ilerletmiş olacağım. (temenni) Pratik yemeklerin, ismi ve kendisi anlaşılabilir malzemelerin, tek bir tencerede pişen yemeklerin tariflerinin olduğu siteleri bilen yazsın olur mu? Hatta daha da iyisi, yorumlara kendi tariflerinden yazsın. Ne iyi olur, çok sevinirim.
- Kendime ulaşamayacağım hedefler koymak istemiyorum. "Her gün" değil de "haftada 1 gün yarım saat" yürüyüş yapmak  istiyorum.  Ne dersin 3 yavrulu kıvırcık kuzen (Çağla, kahve, lokum) yapabilir miyim?
- Her ay için 1 adet "çocuk edebiyatı harici" bir kitap okumak istiyorum. Aslında gönlümden "her güne 1 kitap" geçiyor ne yalan söyleyeyim, hatta dün iş çıkışı Kentpark Arkadaş kitabevinde "günün mutluluk sebebi" olacak iki arkadaş ile kitap sohbeti yaparken daha da iyi anladım. Hayalimdeki çocuk kütüphanesine bir oda da yetişkin edebiyatı koymalı, sohbet için de ortam yaratmalıyım.
- Günün mutluluk sebeplerine, mektuplarıma, kartlarıma, sohbetlere, öğle arası kkk (küçük kıvırcık kuzen) ile buluşmaya da tabii ki devam :)
Geçen gün düşündüm yalan bir dünya mı yaratmaya çalışıyorum diye. Sorguladım kendimi. Mutsuzum da kendimce onu mu kapatmaya çalışıyorum acaba diye. Sanırım bu son dönemdeki "bardağın dolu tarafını görme(ye çalışma)" ve "kendine icat uydurma" hallerim tamamen hayatı biraz daha dolu yaşama arzusundan geliyor. Yani hayat ben hiçbir şey yapmasam da geçiyor, ki çok şükür kendi kahve çekirdeği ailemizde buna da hep çok şükrediyorum, ama bir şeyler yapınca (sohbet, röportaj, etkinlik, blog, mektup, kitap, hedef) daha da güzel oluyor ve rutinin dışına çıkmak bana hayallerime daha da yakın olduğum hissi uyandırıyor.
O yüzden de kendime çok yüklenmeden sarı sulu limonumla bu yazıyı noktalıyorum. Roald Dahl etkinliğine katılmak isteyen olursa instagramda #roalddahlokumasenligi etiketini kullanabilir.
* Bu ay Roald Dahl'a başka bir etkinlikle daha doyacağız aslında ama o sürpriz tabii ki :)
**4 Eylül annemin ve sevdiğim bir arkadaşımın oğlunun doğum günü, şimdiden onları da kutlamış olayım :)
Devamını oku »

1 Eylül 2015 Salı

Küçük Mucizeler Dükkanı

Bu kitabı okuyacağımı Hazan bana hediye edene kadar hiç düşünmemiştim. En son ne zaman bu tarz bir kitap okuduğumu da hatırlamadığımdan kitaba oldukça önyargılı başladığımı itiraf etmeliyim. Beğenmek istiyordum çünkü sevdiğim bir arkadaşım bana kitabı hediye etmişti.
Son zamanlarda okuduğum tüm kitapları yarıda bıraktım.(istisna: Canım Aliye, Ruhum Filiz/Sabahattin Ali) Sebebi odaklanamıyor olmamdı sanırım. Kafam hep dağınık, aklım başka yerlerde olunca neşeli çocuk kitapları bile gözümde kocaman oldu, hatta "Saçlarında Gün Işığı" kitabının ilk 5 sayfasını sanırım 5 kere falan okudum, yok, hikayenin içine giremedim.(ki kendisi çocuk kitabı değil, anlatım bozukluğu olmasın) Ama bu arada bir şeyler de okumak istiyorum... O ara "küçük mucizeler dükkanı" ile göz göze geldik. Hadi dedim, bu kitaba da bir şans tanıyayım. İyi ki okumuşum :) Hikaye oldukça sıradan, sonu da tahmin edilebilir bir son ancak son satırına kadar heyecanla okudum. Ve okurken de çok keyif aldım. Bu satırları okursan sana buradan da teşekkür edeyim canım Hazan.
2balık benim ki :)
Kitap ile ilgili sevmediğim şeyler daha çok kalıplar oldu. Dinin kurtuluş vesilesi olarak verilmesinden de pek hoşlanmam. Kötüler ve iyiler arasında keskin çizgiler olması da beni rahatsız eder.
Ancak kitabı okurken ve  okuduktan sonra şunu anladım; örgü örmeyi en kısa sürede öğrenmeliyim, hem de hemen! Resmen canım çekti yün yumaklarının arasında kaybolmayı :) Belki bahsetmişimdir babamın yüncü dükkanı vardı, kendisi Adana sıcaklarında yün satmayı başarabilen "Yüncü Fehmi" olarak bilinirdi :) Hikayeye o yüzden de sıcak yaklaşmış olabilirim. Örgü örmenin insanı ne kadar rahatlatan bir iş olduğunu hep duyuyorum. Kardeşim Eda, merkeze uzak bir yerde öğretmenlik yaparken arkadaşından örgü öğrenmiş,bize ve torunlarımıza yetecek kadar atkı,bere, yelek örmüştü :) Hep derim, kendisiyle siyah ve beyaz gibiyiz diye. Ben de hayatım boyunca toplamda 3 defa atkı örmeye kalktım, sadece birini bitirdim, o da çok sert oldu ve kullanamadım.
Ben kitabın konusundan bahsetmeyip yine duygularıma dalınca biraz karmaşık oldu, baştan alayım. Kitap, 2 kez kanseri yenmiş ve sonrasında hayali olan yün dükkanını açmış (tuhafiye diye geçiyor) Lydia'nın örgü kursu açmasıyla başlıyor. Her cuma bir araya gelen birbirinden farklı hikayedeki bu 4 kadın da ördükleri battaniye ile beraber birbirlerinin hayatlarına ortak oluyor ve aslında birbirlerini iyileştiriyorlar. (aklıma şu an masal battaniyesi kitabı geldi ama hakkında yazı yazmadığımı fark ettim, ne yazık) Bu, birbirine iyi gelen insan hikayelerinin sadeliğini seviyorum. Yazarın kullandığı bazı kalıplar beni rahatsız etse de kitap, beni iyi hissettirdi. Hatta kendimce şu sonuçlar çıkardım:
- Basit şeylerden mutlu ol(öğlen yemeğinde sevdiğin çorba varsa çaktırmadan dans et mesela :)
- Örgü örmeyi öğren(bunu nasıl yapabilirim bilmiyorum, kursu var mıdır ki?)
- Ön yargılarından, fark ettiğin an kurtul! (yoksa bu kitabı okumayı geciktirebilirdim.)
- En üste yazmalıydım, unuttum. Sağlığın için binlerce defa şükret. (bu sabah saçlarımın pek düzgün olmadığını düşündüm, ki cidden benim saçlarımdaki o hafif dalga sebebiyle saçlarım hiç taranmış durmaz, sonra aklıma geldi: şu an gözüme kötü görünse de neticede saçlarım var yahu...yetmez mi?)
                                                                             ***
Yazarın diğer kitaplarını okur muyum bilmiyorum ama ara ara sadece çocuk edebiyatı okumaktan çıkıp farklı kitaplar okumayı da sevdiğimi anladım.
Bu kitabın bana en büyük katkısı da bu oldu.
Var mı sizin çocuk edebiyatı haricinde güzel kitap önerileriniz?
* Çok komik bir şey oldu, ben bu kitabı meğerse çekilişte kazanmışım :) Hazan'ın düzenlediği çekiliş sayfasının altına "nasıl bir kitap, tavsiye eder misin?" yazıp çekilişe katılmışım ve kitap bana çıkmış. Bunu resmen unuttum, kitap hediye geldi zannediyorum. Balık mıyım neyim :)
Devamını oku »